Salı, Ocak 23, 2018

Kopenhag'a gittim :)

Merhaba!
En son 2016 yılında bir yazı yayınlamışım. Aradan çok zaman geçti , çok şeyler oldu , çok şeyler değişti.
2017 Kasım'da Kopenhag'a seyahat ettim. 2 ay geçti üzerinden fakat aklımda kalanlar ile gördüklerimi&yaptıklarımı paylaşmak istedim.
Booking.com aracılığı ile Cabinn City isimli hotelde kaldık. Odalar adından da anlaşılacağı üzre kabin konseptinde ve oldukça küçük. Fakat Kopenhag'ın pahalı bir yer olduğunu ve oraya gitme amacınızın gezme olduğunu düşünürseniz lokasyon olarak süper ve Kopenhag için de oldukça uygun fiyatlı bir yer olarak değerlendirebilirsiniz. --> Cabinn City Hotel Copenhagen



Odamıza yerleşip hemen kendimizi dışarı attık ve ilk olarak oranın meşhur alışveriş caddesi olan Stroget'te bulduk kendimizi.
Bu fotoğrafta da görebileceğiniz gibi Tivoli eğlence parkının Christmas'a özel açılışının ilk günü için bando takımı sokaklarda bu şekilde dolaşıyordu. Ayrıca caddede çok güzel mağazalar mevcut; And Other Stories , İskandinav tarzını çok güzel yansıtan dekorasyon ağırlıklı bir mağaza olan Sostrene Grene, Hay House, Tiger ,  ben girmeyi unuttum ve sonradan üzüldüm ama Urban Outfitters gibi...
Buradan sonraki rotamız Antik Liman Nyhavn. Nyhavn yolu üzerinde de Christmas Market'e rastladık , zaten her taraf Christmas Market doluydu ve hepsi birbirinden güzeldi :)


Buradan sıcak şarap aldık, karton bardaktaydı ve fiyatı 45 Kron'du. Oldukça da lezzetliydi , o soğuk havada da içimizi ısıttı.
Christmas Market sonrası Nyhavn'a vardık. Oradan kanal turuna katıldık ,fiyatı Tivoli Bahçeleri giriş bileti de dahil 3 kişi 550 Kron. Bizim gibi günününüz kısıtlı ise, görülmesi gereken yerler listenizden çoğu yeri bu turlar ile halledebilirsiniz. Örneğin; Little Mermaid heykelini bu şekilde gördük ve özellikle gidip görülmesi gereken bir heykel değildi bence. Aşırı da bir soğuk vardı o yüzden fotoğraf çekme durumunda bile bulunmamışım :)

Kanal turuna katıldığımız yer , bu fotoğraf da tur bitimi sonrası.

Nyhavn'dan ışıklı bir manzara.

Buradan sonra da rotamız çok acıktığımızdan dolayı çok da merak ettiğimiz bir yer olan Papiroen. Burası eskiden kağıt fabrikasıymış , şu anda birçok Dünya mutfağından yemekler bulabileceğiniz Sokak Yemekleri alanı. Şansımıza canlı müzik de vardı. Dış alanın fotoğrafı maalesef yine yok , bulanık da olsa iç alandan bir fotoğraf;


Sokak yemekleri , salaşlık olarak düşünüp uygun fiyatlı diye de aklımıza gelebilir fakat çok da uygun fiyatlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Aşağıda göreceğiniz 2 tabak Çin yemeğine 170 Kron ödedik, tabağı 85 Kron idi. Ama çok da güzeldi o ayrı :) Muhakkak görülmesi gereken bir yer. Mesela yine salaş ve kalabalık bir yer olduğunu düşünerek tuvaletinin de ne kadar temiz olabileceği aklınıza gelebilir fakat hayatımın şaşkınlıklarından birini burada yaşadım. Tuvaletler kız-erkek karışık , hepsi derme çatma kapılar ile yapılmış ve hatta kapısı olmayan kabinleri bile vardı ama emin olun ki tuvaletler , hatta heryer aşırı ötesi temiz.


Kopenhag Birası - Carslberg :)  (145 Kron)

Buradan sonra da Tivoli Bahçeleri'ne geçtik , -Yazımın başında ilk olarak fotoğrafını koyduğum ve bahsettiğim yer - buraya giriş kişi başı 60 TL gibi bir fiyattı (Üzerinden zaman geçtiği için net olarak fiyatları gerçekten hatırlayamıyorum :/ ). Bu ücreti sadece buraya giriş için veriyorsunuz. Biz kanal turuna çıkarken tur bileti + Tivoli Bahçelerine giriş biletini beraber aldığımız için 10 kron gibi daha az bir ücret ödemiştik.


Ama dediğim gibi sadece bahçeye giriş bileti olduğundan dolayı, bineceğiniz her bir oyuncak için tekrardan bilet almanız gerekiyor. Ve oyuncakların girişinde de bilet adetleri yazıyor , hiç tek bilet ile binilebilen bir oyuncak görmedim galiba, sanırım bahçenin arka bölümünde yer alan ve çok küçük yaştaki çocukların binebileceği oyuncaklarda geçerliydi. Günün yorgunluğu ve havanın aşırı soğukluğu nedeniyle biz sadece bahçe içerisinde dolaştık. Gerçekten görülmeye değerdi , masal alemi gibiydi. Christmas sebebiyle de çok güzel ışıklandırmışlar , insanlar kalabalık gruplar halinde restoranlarda yemeklerini yiyiyorlar, birçok hediyelik eşya standı açılmış , çok ama çok güzeldi.





Ertesi sabah kahvaltı için istikametimiz oldukça popüler olan Mad&Kaffe.


Size bir kağıt bir de kalem veriyorlar, herkes istediği seçenekte kahvaltı çeşidini bu kağıtta işaretliyor ve kısa sürede de kahvaltınız hazır. Kahvaltılar tam instagram fotoğrafı için , yemeğe uzun süre kıyamıyorsunuz ve ayrıca çok ama çok sağlıklı besleniyorlar. Biz 2 adet 3 çeşitlik , 1 adet de 5 çeşitlik kahvaltıdan söyledik, içecekler ile beraber ödediğimiz hesap 390 Kron.
Biz gittiğimiz zaman sıra yoktu fakat çıkarken dışarıda büyük bir kalabalık vardı ve o soğuğa rağmen sıra bekliyorlardı, yani tam zamanında gitmişiz :)



Kahvaltı sonrası tekrar Stroget caddesine döndük. Almak istediğim şeyler vardı o vaktimi de burada birkaç mağazayı hızlı hızlı dolaşarak geçirdim.

 Stroget Caddesi'ne giderken, ileride solda kalan bina Belediye Binası.

Belediye Binasının önden görünümü.

Meydan

                                                                                              
Yine çok meşhur bir cafeye gittik ; Paludan. Kopenhag Üniversitesi'ne ait kütüphanenin tam karşısında bulunan bu cafenin kendi içi de tam bir kütüphane. Zaten müşterilerinin çoğu da sessizce laptopları ile bir köşede çalışan ve kahvelerini içen öğrenciler.


Sağ taraf Paludan Cafe.


Rosenborg Castle / Rosenborg Kalesi





Torvehallerne Food Market 



Ünlü yemekleri Smorrebrod. Tereyağlı ekmek üzerinde çeşit çeşit malzemeler ile yapılmış açık bir sandviç türü.


Ben fishcake smorrebrod tercih ettim. 3 kişi beyaz şarap ile beraber 394 Kron.


 Açık bir mutfakta, herşey gözünüzün önünde yapılıyor. Ve herşey aşırı lezzetli.



Torvehallerne sonrası istikametimiz Christiania. Burası hakkında daha detaylı birçok bilgiyi Google'da da bulabilirsiniz ama kısacası burası kendisini ayrı bir şehir olarak ilan etmiş , kendi yasaları ve bazı özgürlükleri bulunan bir komün. Kesinlikle deneyimlemeniz gereken bir yer. Ve içeride fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Bir anda ne olduğunu anlamadan yanınıza birileri sinirli bir şekilde gelip makinanızı kapatmanızı söylüyorlar.




Christiania sonrası kendi imalatları olan biralarından tatmak için Mikkeller'e geldik. Fotoğrafta görmüş olduğunuz 3 adet bira 250 Kron. Biralar güzeldi evet fakat maalesef burada başımıza tatsız bir olay geldi. Arkadaşımızın telefonu tam da gözümüzün önünde şarjda iken çalındı , hiçbir şey anlamadık gerçekten. Çok küçük ve kalabalık bir mekan, yer bulmakta da zorlandık. İçeride olan herkes ve mekan da gayet düzgündü fakat saniyeler içerisinde yer bakmak için ayakta duran kişiler telefonu çaldılar.

Mikkeller sonrası da Meatpacking District'te Mother isimli bir restorantta yemek yedik. 


Önceden burası ile ilgili bir yazı okumuştum ve rezervasyon yapıp gidilmesi tavsiye edilmişti. Biz aslında Mother için gitmemiştik, sonradan oraya karar verdik , gerçekten rezervasyonsuz gidilmemeli, şansımıza bir masa bulduk ama.



1 bruschetta , 1 pizza , 2 bira ve 1 tane de tatlıya toplamda 335 Kron ödedik. 

Ve dönüş günü...
Yine adını daha önceden duyduğumuz Meyers Bageri'ye giderek kahvaltımızı yaptık.



Spandauer çok güzeldi (en soldaki). Ayrıca birçok çeşit de ekmekleri vardı , hatta arkadaşlar Türkiye'ye ekmeklerden getirdiler.

Buradan sonra tesadüfen Nyhavn tekrardan karşımıza çıktı ve gitmeden önce son kez görüp vedalaştık.


Bu fotoğrafın sol tarafında, Nyhavn'ın belki de en ünlü ve tüm fotoğraflarında görebileceğiniz sarıya boyalı cafesi "Nyhavn 17" de kahvemizi içtik. 1 americano , 2 latte 107 kron ödedik. 


Glogg İskandinav ülkelerinin sıcak şarabı. Ve Christmas zamanında bulabiliyorsunuz diye okumuştum. Bardağı 35 Kron. Fakat biz dönerken havaalanında Duty Free'de şişesini 6 Euro'ya aldık. Size de tavsiye ederim , tam hediyelik.
Bunlar dışında Kopenhag hakkında bahsetmem gereken şeyler; 
-Magnet fiyatları 40-45 , anahtarlıklar 50 krondan başlıyor.
-Evet genel olarak oldukça pahalı bir şehir.
-Ulaşımı çok ama çok rahat.
-Sokakları tertemiz.
-Soğuğuna rağmen insanları aşırı mutlu ve huzurlu. Herkes birbirine çok saygılı ve güleryüzlü.
-Neredeyse tüm halkı anadili gibi İngilizce biliyorlar.
-Bir metrosunda denk geldik , "sessiz alan" yapmışlar , diğer alanlardan sensörlü bir kapı ile ayrılıyor ve bu alanda konuşmak kesinlikle yasak. (Keşke Türkiye'de de olsa)
-Bunu önceden yazmıştım ama çok sağlıklı besleniyorlar. 
-Ben magnet almayı son güne bıraktım, siz sakın öyle yapmayın. Eğer benim gibi magnet tutkunuz var ise gördüğünüz yerde alın. Son gün denk gelemeyeceğim diye gerçekten çok üzüldüm, ama son anda bir tane Christmas marketin içinden tüm standlar kapalı olmasına rağmen geçerken magnet satan bir adama denk geldik ve mutluluktan uçtum. Onun dışında havaalanında Souvenir shop var, hatta çok çok da güzel magnetler var fakat genel olarak havaalanı çok güzel olduğu için başka yerleri de gezmek isteyebilirsiniz. 
-Son olarak da; biz tam olarak 2 günümüzü geçirdik Kopenhag'ta. Fakat maalesef 2 günden daha fazla zamanımızın olması gerektiğini orada öğrendik. Gidip görmek istediğim birçok yer ile aklımda kaldı Kopenhag. Umarım en kısa zamanda tekrardan gidebilirim. Ve sizin de aklınızda varsa eğer, gitmenizi kesinlikle tavsiye ederim, çok beğeneceksiniz.

Söyleyeceklerim bu kadar. Umarım beğenmişsinizdir :) Hoşçakalın.




Pazartesi, Mart 21, 2016

Too Faced Love Flush Allık Paleti İncelemesi

Selam! :)


Yukarıda bulunan fotoğraftan da görüldüğü üzere; bu yazıda tatlış mı tatlış bir ürün incelemesi var. Too Faced'in online satış sitesinde ne zaman baksam sold out olan bu ürün, sevgili "rosamistore" sayesinde artık benim de ellerimde. 
Allıkların en dikkat çeken özelliği, paketin üzerinde de belirtildiği gibi 16 saat kalıcı olmasıymış. Henüz 16 saat kalıcılığını deneyimleyemedim, çünkü bu yazıya kadar paletteki renklere elimi sürmeye kıyamadım her zamanki gibi :) Bulaşmaya karşı da dayanıklıymış ayrıca. 


Too Faced'in tüm ürünlerinde olduğu gibi bu da harika bir ambalaja sahip. Makyaj koleksiyonuma bu ürünü de ekleyebildiğim için gerçekten çok seviniyorum. 


Paket biraz uzun evet, çantada taşımaya pek elverişli değil ama bahsettiği gibi 16 saat kalıcıysa eğer ya da 16 saat olmasa da yeteri kadar kalıcıysa, yanımızda taşımaya da gerek kalmaz zaten. 


Her bir rengin ismi var tabi ki; Love Hangover, Baby Love, I Will Always Love You, How Deep is Your Love?, Justify My Love ve Your Love is King. 


Üstteki fotoğrafta görülen ilk 3 renk içerisinde minik ışıltılar barındırıyor. Alt fotoğrafta bulunan son 3 renk ise mat yapıya sahip. 


Bu fotoğrafta da güneş ışığında duruşlarını görebilirsiniz. 


Işıksız görünümleri de alttaki fotoğraftaki gibi. 


Allıkların yapıları yumuşacık ve çok pigmentli. Koluma sadece ufacık bir dokunuşla ve parmağımla aldığım renkler bu şekilde sonuç verdi. 

Siz de benim kadar beğendiniz değil mi? :) Almak isterseniz eğer instagram üzerinden "rosamistore" hesabıyla iletişime geçebilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. 
Hoşçakalın..

Cuma, Mart 18, 2016

Zoeva Cocoa Blend Far Paleti İncelemesi

Yeniden merhaba!

Bugün sizlere bir süredir sabırsızlıkla yolunu gözlediğim Zoeva'nın en güzel ve en istenen far paletlerinden olan Cocoa Blend'i anlatacağım.
Zoeva; her zamanki gibi maalesef ülkemizde bulunmayan, uygun fiyatlı ve yüksek kaliteli bir marka. Fırça setleri de son zamanlarda oldukça popüler. Ben bu paleti instagram üzerinden "rosamistore" isimli hesaptan temin ettim. Tam da söylediği tarihte, sorunsuz bir şekilde elime ulaştı. Hatta şöyle söyleyeyim; kargom bugün öğlen saatlerinde bendeydi :) Daha taze taze gelmişken ve uzun zamandan beri fotoğraflarını görüp özellikle içerisinde çok merak ettiğim renkler olunca; daha fazla beklemeden bir inceleme yazısı yazmak istedim.



Ürün karton fakat şık bir ambalaj ile paketlenmiş. 



Palette ayna mevcut değil. Kılıfı gibi paletin kendisi de kartondan üretilmiş ve kapağı mıknatıslı bir sisteme sahip. Üstteki fotoğrafta gördüğünüz gibi henüz bir kere bile renklere dokunmadım :) Gelin şimdi paletteki renkleri inceleyelim. 


Bunlar üst sırada bulunan renkler. Soldan sağa doğru; Bitter Start, Sweeter End, Warm Notes, Subtle Blend, Beans are White. 


Kolumdaki görünüşleri de bu şekilde. 


Alt sıradaki farlar da; Pure Ganache, Subtitute For Love, Freshly Toasted, Infusion ve Delicate Acidity. 

Ben bu paleti ilk gördüğüm zaman en merak ettiğim renkler Warm Notes ve Freshly Toasted olmuştu. Sanırım palete vurulma sebebim de bu renkler oldu :) 
Bir süredir mat ve özellikle bordo tonları arayışındaydım fakat bu paletteki sedefli tonları o kadar çok sevdim ki. Favori renklerim; -tabi ki- Warm Notes, Subtle Blend, Pure Ganache, Substitute For Love ve Delicate Acidity (neredeyse paletteki tüm renkleri yazdım galiba :) ). 

Pigmentasyonları da efsane. Koluma uyguladıktan sonra parmaklarımda kalanlarla 2 kez daha uygulama yapılır sanırım :)


Yapıları yumuşacık, kremsi. Zaten almayı çok istiyordum, şimdi de iyi ki almışım diyorum. Siz de isterseniz "rosamistore" instagram hesabından temin edebilirsiniz.

Hoşçakalın..